Honaz Dağı Zirve Etkinliği
Faaliyetin Adı: Honaz Dağı Zirve Etkinliği
Faaliyet Tarihi: 03-04 Ekim 2020
Faaliyet Sorumlusu: Sönmez Erkaya
Teknik Malzemeler: Baton, Kask, GPS
Hava Durumu: Çiçek gibi çiçek 🙂
Tırmanışa Katılanlar:Nilgün Çelebi, Mine Daldaban, Zeynep Demir, Seval Sayar, Sevgül Eraslan, İbrahim Algül, Dicle Sırma, Burak Bulguroglu, Serkan Avsar, Erdem Kasnak, Fatih Solmaz, Gülnur Mehenkli, Naki Gülşen, Aysen Aydın, Olcay Keleş, Mustafa Aydemirli, Hüseyin Sayar, Gülsüm Gül, Hatice Erener, Gizem Kaçar, İlknur Atalay, Onur Madran, Serdar Yavaş
Gece 3 sularında aracımız araza yaptı, evet bu tarz aksaklıklar da sevdaya dahil oluyor tabii ki fakat biz dinlenme tesisinde o sırada karnımızı doyurup gecenin sessizliğinde güzelce sohbetimizi ettik, varış saatimiz gecikmeli de olsa Pumukkale’de bulunan … Mekanında öğlen saatlerinde varıp şahane bir köy kahvaltısı yaptık – hayır bu bir reklam değildir. (Bu kısmı iyi okumanızı tavsiye ederim çünkü sizi biraz geçmişe götüreceğim ) Pamukkale deyince aklımıza hemen hemen ilk olarak travertenler gelir, biz de tam olarak bunu yapıp yönümüzü oraya doğru çevirdik. Hava şahane güzel aşırı sıcak ya da esintili bir soğuk olmaması hocamızın deneyimlerinin ne kadar güçlü olduğunu işaret ediyor ki güzel bir tarih seçimi gerçekleştirmiş. Hierapolis Antik Kenti tarihi onlarca yıl önce var olan yaşam kalıntılarını dokunarak resmetmek harika bir deneyimdi, yoksa siz hala ?? olsun bir sonraki Pamukkale yolculuğuna katılabilirsiniz
Güzel bir antik geziden sonra yine aynı bölgede bulunan yerel köylülerin kendi bahçelerinden toplayarak yaptığı o kan kırmızı nar sularımızı içip dinlendik (Israr etmeyin durduğumuz her yerde meyve bahçelerine dalıp hapur hupur yediğimiz o taze meyvelerden size bahsetmeyeceğim!) Sonraki durağımız Denizli, burada da Laodikeia Antik Kentini ziyaret ettik ( tabi tüm bu tarihi yerler için müze kart temin ettik ) Hıristiyanlık dünyası için çok önemli olan bu kentin Müslüman bir ülkede hala korunabiliyor olması bana umut verdi açıkçası. Her neyse geçmişin tarihi taşlarının tozunu iyice içimize çekip Denizli’nin Honaz ilçesine doğru yönümüzü çevirdik ki en sevdiğimiz şey olan tırmanış etkinliğimiz asıl tam olarak burada başlıyor.
İlçenin köylüleri o sıcacık gülüşleri ve geçim kaynakları olan tıraktörleri ile bizleri karşılayıp Honaz dağının yamaçlarında daha önce belirlediğimiz kamp alanlarımıza götürdüler, köylü bir kabilenin şehirli bir evladı olarak o traktör arkasındaki yolculuk beni biraz hüzünlendirdi doğrusu, fakat o köy yollarında gördüğünüz manzara tüm o strese değecek düzeyde. Kamp alanına geldiğimizde Denizli Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü üyeleri olan hocalarımız karşıladı bizi ( şahsen bana gösterdikleri sabır ve emekten ötürü minnetlerimi sunuyorum ).
Güzelce çadırlarımızı kurup sizin de tahmin edeceğiniz üzere kamp ateşimizi yakıp sohbete koyulduk. Kamp alanı muazzam güzel, ufak bir su göleti var bölge de olağanca ıssız ve huzurlu. Saatlerimizi 04.00’a kurup tırmanış için önceden yaptığımız hazırlıklarla yola koyulduk, gökyüzünde cam gibi bir ay gittiğimiz her yerde bizi takip ediyor, öyle aydınlık saçıyordu ki çoğu yerde kafa fenerlerini açma ihtiyacı dahi duymadık. ( Sabırlı olun daha zirve anılarımıza gelmedik ) tırmanış zorlu deneyim seviyesine göre de orta seviyeliydi. Tırmanış ekibi o kadar sıcakkanlı insanlardan oluşuyor ki zaman zaman yaşadığınız kas ağrılarınızı gösterdikleri her dayanışma cümlelerinde ya da omzunuza dokunup “yapabilirsin” dediklerinde tüm o ağrıları unutup dipdiri devam edebiliyorsunuz. Tabii bölge de dağcılık yapan Özgür Hocamız bize bölge hakkında oldukça faydalı bilgiler aktardı ki kendi sesinden dinlemediğiniz için üzülmedim değil .
Ve evet zirvedeyiz, o anı tam olarak nasıl anlatmalıyım bilemiyorum ama yaşadığınız her zorluğa değiyor. Tebrikleşmeler, fotoğraf çekimi vb bittikten sonra o taşlara oturup ilk olarak şunu dediğimi hatırlıyorum “nasıl yürüyebildim onca saat” Çünkü zirve o kadar yüksek ki yürüdüğünüz kilometrelerce yol, yol arkadaşlarınız sayesinde çabucak geçiyor ve farketmiyorsunuz nerede olduğunuzu ( yani şey ben biraz farketmiş olabilirim aslında ). Güzelce dinlenip iniş yoluna geçtiğimizde Sönmez Hocamız bizi geldiğimiz yolun farklı bir yönünden indirmeyi tercih etti ki, yaşadığım adrenalin oldukça yüksekti. Şunu itiraf edebilirim ki iniş çıkıştan daha zor dostlar.
Şahane insanlar tanıyıp müthiş bir tırmanış deneyiminden sonra kamp alanımıza varıp toparlandık. Evet maalesef şehrin gürültüsüne dönmek için fazla güzel şey yaşamıştık, neyse ki Sönmez Hoca etkinlik konusunda oldukça eli bol Gece 03.00 civarında eve varmıştık, bedenen bitik olduğumuzu kabul etmek gerekir fakat ruhumuzu o kadar güzel doyurduk ki…
Gizem Urun KAÇAR
Söylemek istediğiniz bir şey mi var?